top of page
Ara

L’Étape du Tour de France

Yazarın fotoğrafı: yıldırımbayyıldırımbay

Güncelleme tarihi: 18 Ağu 2020

8 Ocak 2018, iş yerinde Outlook'uma bir e-posta geldi, e-posta başlığı şu şekilde;

Efsanelerin deneyimlerini yaşamaya hazır mısın?

Mail ASO'dan geliyordu. İlgimi çekti ve okumaya başladım, genel olarak şu şekilde bir açıklama vardı.

Her yıl Tour de France'ın dağlık etaplarından biri halka açılıyor. Şahane kasabalar, aynı yollar, aynı efsanevi tırmanışlar, her şeyden önce Tour'da ki aynı yarış koşulları vardı. Polis, yerel kuruluşlar ve yerel yetkililerle ortaklaşa yürütülen bir çalışmanın sonucu olarak, L’Étape du Tour de France tamamen trafiğe kapalı güzergahlar sunan tek organizasyondu. 16.000 bisikletli bu dağ kasabasında toplanıyor, kasabayı adeta bir bisiklet karnavalına çeviriyordu. Bu küçük kasabalarda 16.000 bisikletçi hayal edin.


Daha önce bu yarışa katılan bir tanıdığım olmamıştı hatta bu organizasyonu bile duymamıştım, e-posta'daki linki tıklayarak yönlendirdiği siteyi kurcalamaya başladım. Fransa Alpleri'ni yazın da görme isteğim, ASO’nun organizasyonu olması vs derken siteye girdikten sonra ödeme yapmam 10 dk sürdü. Ekranı kapatarak işe geri döndüm.

Aradan 2-3 gün geçti ve tekrar siteye girip baktığımda 4000 m tırmanışın ne ifade ettiğini idrak etmeye başladım. Yarış Fransa’nın Rhône-Alpes bölgesinde rüya şehir Annecy ile Le Grand Bornand arasında olacaktı. Daha önce de Tour de France’da rota olarak kullanılan ünlü col de Romme ve 1618 m rakımındaki (Valverde’nin şalteri indirmeye başladığı yükseklik seviyesine tekabül ediyor) col de la Colombiere yokuşlarını içermekteydi. 3 tane 1. kategori ve 1 tane de HC ile isimlendirilen kategori dışı (hors catagorie) tırmanıştan oluşmaktaydı. Kendime o sıra şöyle izah ettim, 1300 m kotundaki Kartepe’ye 3 defa çıkmak ve bunu 169 km bir etap içerisinde yapmam bekleniyordu.

Hayırlısı dedim, ekranı yine kapadım. Ertesi gün açtığımda kayıtlar dolmuştu. 4 gün içerisinde 16.000 kişinin kaydolduğu bir yarışa gidiyordum. O an bir aydınlanma yaşadım, yarışa aylar vardı ama 16.000 kişi o kasabada nerede kalacaktı. :) Booking'i açıp Annecy bölgesine baktığımda geceliği 100 Euro civarında bir otel kalmamıştı. Fiyatlar inanılmaz seviyelere çıkmıştı. Annecy'e yakın bir kayak merkezinde bir chalet’de rezervasyonu yaptım. Daha sonra ara ara girerek iptal kontrolü yapacak, kendimi başlangıç noktasında bir yerlere taşıyacaktım.

 

YARIŞA HAZIRLIK SÜREÇLERİ


Benden önce Contador'dan bir taktikleri alalım.

Yol bisikletiyle tanışmam triatlon ile tanışmamla aynı seneye denk geliyor. 2016 yılında yol bisikletimi aldım ve doğru düzgün bisikleti bile tanıyamadan aynı sene half-ironman’e katıldım. Bu sefer ciddi bir antrenman programım olmalıydı ve düzenli olarak bisiklete binmeliydim. İstanbul’da bu yarışı simüle edebilecek bir güzergah bulunmadığı için de tek şansım Kartepe’ye tırmanmaktı. Burada düşündüğüm şey bisikletimin ne kadar yeterli olduğuydu çünkü sıradan alüminyum kadrolu başlangıç seviyesinde bir modeldi. Shimano Sora mekaniğini çıkarıp, Ultegra set ve Mavic jantlarla biraz toparlanmıştı. Süre yaklaştıkça da arka kasetteki dişli sayıları, aktarıcının kulak boyu, gidon boğazı boyu gibi en rahat tırmanma pozisyonunu almamı planlamaya başlamıştım. (11-28 Ultegra kaset ve kısa kulaklı aktarıcımı, yarıştan bir ay önce 32’lik kaset ve uzun kulak ihtiyacından ona uygun Tiagra arka aktarıcıyla değiştirmiştim ve an itibarıyla bisikletim Sora, Ultegra ve Tiagra’dan toplama hale gelmişti).


15 Nisan Granfondo Marmaris

İlk Granfondo yarışım hatta ilk bisiklet yarışım da diyebiliriz. Sezonun erken yarışı gerçekten başarılı bir organizasyondu. Burada kendimi biraz test etme fırsatı bulacak, Alpler öncesi mevcut durumumu anlamaya çalışacaktım. Strava kayıtlarımdan 96 km parkur 1720 m tırmanış içermekteydi. Daha önce bu mesafeye yakın parkurları yaklaşık 30 km/sa ortalama ile tamamlamıştım, ancak bu sefer 1720 m tırmanış vardı. Bu yarışla ilgili detay vermeyeceğim ancak hatırladığım, yarışı bitirdiğimde 23 km/sa ortama ile tamamladığım ve Temmuz’da Fransa’da ilk yokuştan sonra en iyi ihtimal ikinci yokuş sonunda işimin biteceğinin kesinleşmesiydi. Hesaplarıma göre devam etsem bile cut-off’a kalma olasılığım çok yüksekti. 😊


2 Haziran Ultimate Cunda Dağ Bisikleti Etabı

Evet 15 Nisan’dan sonra tabii ki bisiklet sporunu yapmaya devam ettim ancak hayatımın yarışlarından birine katılacağım o ana kadar aklıma gelmemişti. Şirketten mutluluk/memnuniyet (yani performans) artırma toplantılarının birinden bir miktar erken çıkarak beyaz yakanın altındaki forma ile Cunda’ya doğru yola koyuldum. İkinci dağ bisikleti yarışımdı (ilki de Cunda Ultimate bu arada). İlginç bir bisiklet parkuru vardı bu yarışın, çok fazla dağ bisikleti yarışı deneyimlemediğim için de değerlendiremeyeceğim ancak teknik bir parkur olmadığını yarış organizasyonu da dile getiriyordu.

Hedef yarışım değildi; 15 km bir etap, sıkı tırmanışları olan, yer yer yürümenin bile zor olduğu kaplamasız yollarda geçmekteydi. Yanımda sadece suluğum vardı. Aslında çok önemli değildi, bir saat içerisinde tamamlayacaktım. Biraz kendimi zorladım yarışta ve yaş grubu 5.liği aldım. 43 dk’da parkuru tamamlamıştım. Aslında bir tık daha iyisi de olabilirmiş çünkü çok arkadan başlamıştım yarışa, gece uyuyamamış, sabah ve yarışta beslenmemiştim gibi klasik bahanelerim olamayacak tabi ama, sonuç olarak bir ışık yanmıştı. Tamam Colle delle finestre gibi bir şey yoktu ortada ama benim bisiklet tarihimde önemli bir mihenk taşıydı bu yarış. Fazla kilolarıma rağmen yokuşlarda iyi tırmanıyor, yüksek nabızda uzun süre kalabiliyordum. Zaten amaç tırmanmakdı :) bir miktar tırmanmam gerekiyordu.

23 Haziran Evden Kartepe Tırmanışı

34/50-28/11 ile olur mu bir bakıp ineceğiz. Evet yarış yaklaştıkça bir simülasyon gerekiyordu. Eylül 2019 da Borusan Spor Kulübü olarak düzenlediğimiz etkinlikte sahnede de anlatacağım bir anım oldu.

Hafta sonu uzunu için sabah evden 06:15'de çıktım. Bu sefer aklımda antrenmanı uzatarak Kartepe’ye gitmek vardı. Planlarımı yapmıştım, sürerek gidecek trenle dönecektim. Ertesi sabah konferans için Porta’ya gidecektim ve şehri gezmek için sadece gittiğim gün şansım olacaktı (önemli detay bilgi). Neyse Kartepe’ye çıktık. 150 km yol yapmıştım, 2700 m yükseklik kazanımım olduğu gözüküyordu Strava’da ancak birçoğu rollinglerden geldiği için 2700 m yokuş tırmanmışım gibi değildi. Çok basit bir planlama hatası yapmış, tren ile dönebileceğimi düşünmüştüm ve bunun mümkün olmadığını tren garında tesadüfen öğrendikten sonra akşam saatleri gelmişti bile. Bisiklette ışıklar yoktu, Kartepe’den inince inanılmaz ağır bir kahvaltı yaptım tüm kan midede, bacaklarda hiçbir şey kalmamıştı, yağmur çiseliyor ve ertesi gün Porto şehir turu için bacaklarıma ihtiyacım vardı  ancak daha kötü ne olabilir demeyeceğim, darbe, savaş, pandemi bunlar da olabilirdi. Kesinlikle sürerek dönemezdim ve işkence başladı. Önce bir kamyonete otostop ile bindim, hayatımda ikinci deneyimim (ilkinde de bisikletleydim ve jant telini bir yol çukurunda kırmıştım, yumurta minibüsü ile arabama dönmüştüm), İzmit otogarda otobüse binmeye çalışma mücadelesi, belediye otobüsü ile tuzlanın dışına ulaşma, ışıkları olmayan bir bisiklet yolculuğu ile İstanbul metrosuna kendimi atma ve eve döndüğümde tam bir enkazdım. 😊 O dönem bende Kartepe, Uludağ gibi tırmanışlar kendimi parçalamazsam tek başına bir problem yaratmıyordu ama 150 km’den sonra bu tırmanışı yapmak beni gerçekten bitirmişti.



Bisiklet Antrenmanı Arkadaşlarım, Borusan Bisiklet Takımı ve Leftright Multisport

Genelde tek başına antrenman yapmayı seven biriyim, ancak uzun antrenmanlar, üst üste sürüşler bazen çekilmez olabiliyordu. O dönemde Borusan Spor Kulübü ve Türkiye'de ki en iyi triathlon takımlarından Leftright Multisport (Emrah Bayrakar) ile çok sayıda antrenman yaptık. Zaten yol bisikletine başlamam da Borusan Bisiklet Takımı kaptanı Göktuğ Yılgenci sayesinde olmuştu.

Bisiklet tamirine merak...

Mühendisim ya, yaptıklarımın lastiklere hava bas, zinciri temizle-yağla ile sınırlı kalmaması lazımdı. Kahvenin çekirdeğini bile tartarak ayarlayıp suyunu termometre ile koyan Yıldırım’dan beklentim daha fazlaydı. Daha önce furç çektirme vidasını kopardığım sele yuvası deforme ettiğim hatta çok geçmişe gidersek bisikleti ortadan ikiye ayırdığım bile varken tamir işine soyundum.

Ne lazımdı pense tornavida çivi… yok artık. Şu videoları bir izleyelim bakalım ne nasıl yapılıyor.

Tipik bir beyaz yakalı gibi bu süreç sonunda emekliliğimde Ege'de bir bisiklet tamircisi açma planlarım başladı. Neyse ki otel işletme kadar bir ilk yatırım maliyeti yok :)


Olayın tadı kaçıyor…

Gazetede bir haber birçok arkadaşım tarafından gönderildi :) Kadının biri kocasını (yani kocası bisiklet almadan önceki sevgilisini) şikayet ediyor. Kocam bisikleti salonun ortasında temizliyor onunla resmen bir aşk yaşıyor konulu bir haberdi. Sıkıntı haberi okurken kocasının garip bir şey yapmadığını düşünmem ve çok sayıda arkadaşımın haberi bana yönlendirmesi oldu. :) 


Beslenme Programım

Annemin Diyet uzmanı olmasının vermiş olduğu yetkiye dayanarak biraz kulaktan duyma, biraz okuduğum makaleler, profesyonellerin deneyimlerinden alıntılar ile haddim olmadan bu konuda da biraz atıp tutacağım.

İlk bilmem gerekenin “Acıkmadan yiyecek, susamadan içecek” olduğunu öğrendikten sonra yeme ve içmede sınır tanımayan biri olarak miktarları da belirlemem gerekiyordu. Kabaca hangi sporcuya sorsanız 40 dk da bir 25 gr karbonhidrat alacaksın, saatte yaklaşık 700 ml su tüketebilirsin gerisi sadece şişkinlik yapar, iki mataran olmalı birinde elektrolit olmalı, idrarının rengini kontrol et, mide bulantısı baş dönmesi vb semptomlarda bir şeyleri atlıyor olduğunu düşün ,geç olmadan müdahale et ya da dur gibi tavsiyeler verir.

Öncelikle sıvı alımı programımdan bahsedeyim. Termoregülasyon yani vücut ısısının ayarlanması en önemli hedefimiz. Sıvı kaybı terleme ve akciğerlerden buharlaşma yoluyla oluyormuş. Terleme kas aktivitesi sonucunda oluşan ısı suyun buharlaşması ile düşmektedir. %5’lik bir sıvı kaybı ile tükenmişlik gerçekleşmektedir. Kabaca literatür bilgisi bu. O sıra Wiggle'dan elektrolit getirtip doktor tanıdıklarımıza rapor yazdırarak gümrükten çekmeye çalıştığımız yıllar. Ne vardı bunların içerisinde? İngiltere'de satılan ürünü 3 katı fiyatına almaya gerek var mıydı ? bunu sorguluyoruz.

TV'de ki bir bisiklet yarışında misafir sunucu kendimizin nasıl izotonik içecek yapabileceğimizin sorulması üzerine, şalgam cevabını vermişti sonuçta doğal da bir ürün. Peki yarış için değil ama antrenmanlarda ikili kombinasyonlarla karbonhidrat ve izotonik sıvı ihtiyacımızı karşılayabilir miyiz? yorumsuz paylaşıyorum. Bu arada Na önemli Na'a dikkat etmek lazım.

Antrenmandan önce sıvı alımı meselesini ben beceremiyorum. Her yarış startından bir dk önce tuvaletim geliyor, o yüzden 2 saat önce 100 ml al sonra yavaş yavaş 200 ml al falan girmiyorum.


Seyahat Planım (Turistlik Bölüm Okumadan Geçebilirsiniz 😊)

Evet plan şöyle; Fransa’ya uçacağım, havalimanından BÜYÜK bir araç kiralayacağım. Bisikleti arkaya atıp yarışa gideceğim. Yarıştan sonra ertesi gün Annecy’de gölde yüzerek (hayatımda ilk defa gölde yüzmeyi deneyecek) recovery tamamlayıp La Baule Sarzeau etabını izlemeye kuzeye gideceğim, herhangi bir otel ayarlaması yapmadım yarış güzergahında bir şeyler bulacağım ya da en kötü araçta uyuyacağım.

Yarış tarihi yaklaştıkça planımı netleştirmem gerekiyordu. Uçak biletimi yarıştan iki gün sonraya almıştım, bildiğiniz gibi tour’un ilk haftasına denk geliyordu yarış ve ilk hafta Sagan ve Viviani’nin etap kazanması için düzlüktü 😊 Bu etaplar için Fransa'nın güneyinden kuzeyine saatlerce araba sürmek heyecanlandırmamıştı. Üstelik çok kısa bir süre 50 km/sa ortalama önümden geçip kaybolup gideceklerdi. Dağlık etap değildi sonuçta. Ben de bu kadar bisiklet planı yeter deyip kayak merkezlerini gezmeye karar verdim. Chamonix- Mont Blanc’i, kasabayı ve tunnel’i gezip görecektim.

Planlar değiştikten sonra havalimanından 207 kiraladım ve bisiklet kutusunu zar zor yerleştirerek yola çıktım. Fransa’da akaryakıt pahalı, otoyollar da pahalı ve yanlış gişeye girersen bir kutunun için 4 euroluk bilet yerine bozuğun yoksa 10 euro bırakarak geçmek zorunda kalıyorsun 😊 Para üzeri vermek gibi bir durum söz konusu değil, telefonla sana bağlanıyorlar kameradan takip eden görevliler. St Exupery (Türkiye’den Fransa Alpleri’ne gitmek için yapılmış bir havalimanı, o tarihlerde İstanbul Ankara fiyatına bilet bulabiliyordun) havalimanından Annecy’e öğlene doğru bir buçuk saatlik seyahat sonunda ulaştım. O bölge genelde iki şeritli otoyollardan oluşmakta. İnanılmaz trafik kuralları var ve sol şeridi sürekli işgal edemiyorsun, dahası şehir merkezinde araba sürmek de kolay değil. İşin kolayını şöyle bulmuştum; yaya, araç ne görürsem yol veriyordum ve daha az tepki ile karşılaşıyordum 😊.

Otele yakın bir bölgede zar zor bulduğum otoparkın sistemini anlayamadan arabamı bırakıp otele geçmiştim, kaldığım otel Hôtel du Palais de l'Isle tam şehrin merkeziydi.

Annecy rüya şehir, dünya üzerinde nerede yaşamak istersin deseler orayı seçebilirim. Kış olimpiyatlarına da ev sahipliği yapan dünyanın en iyi kayak merkezlerine dk mesafede, birçok Alpine kayakçının doğum yeri, Mavic’in kurulduğu yer, yamaç paraşütünde de çok ünlüymüş. Ortasında bir göl var, orada çeşitli su sporları organize ediliyor ve inanılmaz keyifli yüzmesi. Bu gölün etrafında, Alberto Contador’un kazandığı, 2009 Tour de France’ın 18. Etabı bireysel zamana karşı yarışı düzenlenmiş. Etap içerisindeki col de la Colombiere'i de organizasyonda tanışıp sohbet etme şansı bulduğum Frank Schleck kazanmış. Konuşmamızda ben ona teker kalınlığını 21’den 23’ e çevirmeli miyim sorusunu yöneltince o bana ertesi gün 2. Zirve olan (HC) tırmanacağım Col des Glieres’in Fransa'nın 5 km ortalaması ile en dik yokuşlarından olduğunu, 11.4% eğimin bulunduğunu (en dik olanı 11.5%) yani yarın için 21 -23 den daha önemli sorunlarım olabileceği cevabını şımarık bir tavırla vermişti 😊

Bölgedeki yarışlar, hatta çeşitli yarışlarda kullanılan zirveler hakkında geometrik verilere ve yarış tarihleri ile ilgili bilgilere aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. (kurumsal link paylaşımı)

Tour 2018 Julian Alaphilippe

Tour 2016 Thomas De Gendt

Tour 2010 Christophe Moreau

Tour 2009 Frank Schleck

Tour 2007 Linus Gerdemann


Kısa Bilgiler

Her otel, odasına bisiklet kabul etmiyormuş. Şehirde bisiklet ile turlarken iki kişi durdurup hangi otelde kaldığımı ve bisikleti odaya kabul edip etmediklerini sormuştu.

Yarış bittikten sonra Annecy’e dönmem normalde 40 dk yol, 3,5 saat civarında sürdü. Kasabadan çıkış tamamen kilitlenmişti. Bu tip bir yarışa katılırsanız ve finish noktasına aracınızı koymayı planladıysanız kesinlikle kasabanın çıkışına park edin.

Yarış Fuarı'ndan alışveriş de yaptım tabii, indirimli ürünler bizimkilerden ucuzdu ama bir Ansal spor, ya da Wiggle değil hiçbir bisiklet fuarı 😊

Uçakta taşırken lastiklerinizin havasını indirme ya da Co2 konusunu biliyorsunuzdur..

Tour de France’ın hediyelik eşyaları mug, anahtarlık vb eşyaları yarış fuarlarından değil de marketlerden almanızı öneririm.

Annecy’de aklımda kalan güzel şeylerden biri, ilk defa orada gölde yüzmem ve gerçekten çok keyifliydi.

Yarışın ertesi günü de Mont Blanc’a gitme fırsatı elde ettim. İlk defa yazın Fransa Alpleri'nde bulunuyordum ve kasabadaki doluluk inanılmazdı. Tamamen dağcılık, trekking, trail-koşu ve dağ bisikleti deneyimi için gelmiş inanılmaz kalabalık bir topluluk vardı.

 

8 TEMMUZ YARIŞ GÜNÜ

Türkiye'de de amatörler için düzenlenen birçok bisiklet yarışına katılmıştım. Yarış başlar, önden bir iki grup kopar gider, arkadan kendi dişinde birilerini yakalarsın, hızı benzer yaşı benzer insanlarla gidersin. Burada pek öyle olmuyor. Her an 60 yaşında bir amcadan atak yiyor ya da inişte 60 yaşında olduğunu bile anlayamayacağın bir hızda gözden kayboluyor arkasından bakıyorsun. Veteranlar olarak mı tanımlamalı bilemiyorum, masterlar da vardı. Tamamen organizasyon ASO’nun olduğu için emekliye ayrılan ve tekrar eski günlerini hatırlamak isteyen Word tour takımlarından emekliler de oluyormuş, takımlarının bu yarışlara girme ihtimali olmayan pro continental'cılar bile başkasının adına (profesyonel olmaması gerekiyor sanırım katılımcının) gizli gizli katılıyorlarmış 😊

Burada yarış boyunca çekmiş olduğum Gopro kayıtlarından oluşturduğum 20' dk lık bir video bulabilirsiniz.



Yarış Özeti:


09:04:10 saat boyunca bisikletin üzerinde Alpler'e çıkmak, 18.63 km/sa ortalama için yaklaşık 9 lt sıvı, 300 gr şeker alımı ve 12185 kişi içerisinden 6726. olmak.

Eğer Fransa'da yaşasaydım her sene bu yarışa katılırdım.

276 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Axamer Lizum

コメント


Yazı: Blog2_Post

Ben bir şeyler yazdıkça site seni rahatsız etsin mi ?

  • Ekran Alıntısı
  • Instagram
  • LinkedIn Sosyal Simge

©2020

bottom of page